Son

Lakoff ve Johnson’un metaforlar1 üzerine klasikleşmiş bir kitabını okuyorum2. Kitap, lisanın/metaforların düşüncelerimizi ve kavrayış biçimimizi nasıl yapıya kavuşturduğu üzerine muhteşem örneklerle dolu bir şaheser. Metafor çeşitlerinden bir tanesi yönelim metaforları olarak sınıflandırılmış. Aşağıda kitaptan genişçe bir alıntılama yapacağım. Burada örnek mecazi cümleleri ve mantıklarını düşünelim:

Moralini yüksek tut,
Derde düştüm,
Dibe vurduğumu hissediyorum,
Ruhum kanatlandı,
Bugünlerde hayatım tepetaklak gidiyor,

Yazarlar, bu metaforik cümleleri “mutlu olan yukarıda; kederli olan aşağıdadır” yöneliminin kavramlaştırdığını iddia ediyor. Burada dik duruşun olumlu duygu durumuna, eğilmenin ise kedere eşlik ettiğini ifade ediyorlar.

Dimdik ayaktayım,
göz kapakları düşünce uykuya daldı,
kalk (uyan anlamında),
Yatağa düştü,

Yazarlara göre bu cümlelerin mantığı ise, sağlık ve hayat yukarıda; hastalık ve ölüm aşağıdadır. Şimdi de farklı bir grup cümleyi düşünelim:

Sağlığının zirvesinde,
Sağlığı dibe vurdu,
gripten yatağa düştü,
çöktü,

Burada ise mantık, sağlık ve hayat yukarıda, hastalık ve ölüm aşağıdadır.

Üzerinde kontrolüm var,
kariyerinin/gücünün zirvesinde/doruğunda,
Kontrolüm altında,
Güçten düştü,
Bürokrasinin en alt basamaklarında

Bu cümlelerin dayandığı mantık: Kontrol ya da güç sahibi yukarıda; kontrole ya da güce maruz kalan aşağıdadır.

Yüksek miktarlı bir havale gönderdi,
Gelirim geçen yıla oranla tırmanışa geçti,
On sekiz yaşının altında

Çok olan yukarıda; az olan aşağıdadır.

Başımıza gelebilecek bütün olaylar kağıtta listelenmiş,
İleride ne olacağımızdan korkuyorum

Öngörülebilir bir gelecekteki olaylar yukarıdadır.

Yüksek bir konuma sahip,
Zirveye yükseltecek,
Kariyerinin doruğunda,
Basamakları tırmanıyor,
Statüsü düştü

Yüksek statü yukarıda; düşük statü aşağıdadır

Yüce gönüllüdür,
Yüksek standartları var,
Başı diktir,
Alnı açık, başı dimdik,
Aşağılık bir oyundu,
Hak ettiğimin altında,
El altından iş çevirme

Erdemli olan yukarıda; erdemsiz olan aşağıdadır.

Tartışma duygusal bir seviyeye düştü, fakat tekrar rasyonel bir düzleme doğru çıkardım,
Konunun üst düzey entellektüel bir tartışması için duygularımızı bir tarafa bırakmalıyız,
Duygularını altedemedi

Rasyonel olan yukarıda, duygusal olan aşağıdadır.

Yazarlar son sonuçları özetlerken:

Çeşitli uzay/mekân metaforları arasında, aralarındaki tutarlılığı belirleyen, bir kuşatıcı dış sistematiklik vardır. Bu nedenle İYİ OLAN YUKARIDADIR genel mutluluğa dair bir YUKARI yönelimi verir ve bu yönelim MUTLU OLAN YUKARIDADIR, SAĞLIK YUKARIDADIR, HAYAT YUKARIDADIR, KONTROL EDEN YUKARIDADIR gibi özel durumlarla da tutarlılık içindedir.

Saf entellektüel kavramlar diye bilinen kavramlar, yani bilimsel teorideki kavramlar genellikle -belki de her durumda- fiziksel ve/yahut kültürel temele sahip metaforlara dayanır. […] GÜNDELİK GERÇEKLİK AŞAĞIDADIR.

Tüm bunları niçin alıntıladığım aşikâr diye düşünüyorum. Dağcılık ve dağ literatürünün en zengin edebi alanlardan bir tanesi olması, dağcılığın sadece bir spor değil (içeriğinin etkisini asla göz ardı edemeyiz), hayatın kendisi olarak iddia edilmesi, Avrupa kültüründe sekülerizmin ve rasyonalizmin galibiyetini temsil etmesi, yükseklerde yaşamanın sağlık koşulu sayılması gibi pek çok neden ve sizin sayabileceğiniz bir sürü başka kültürel bağlantı ve tutarlı ilişki beni Lakoff ve Johnson’un iddialarını “neden dağcılık?” ajitasyonu kapsamında değerlendirmeye ve tartışmayı zenginleştirmeye ve nihayet blogun da son yazısının ufak teması olarak seçmeme neden oldu.

Beş yıl önce bugün ilk kez dağ delisi blog (ağ güncesi ya da kısaca “günce” diyelim) ismini alıp yazmaya başladığım günü hatırlıyorum. Bugün gibi rahat bir pazar günüydü. Hava soğuk ve güneşliydi. Yine şehir yerine dağda olmayı isteyeceğim bir gün… Düzenli yazı yazabilmek azami dikkat ve dürüst biçimde yazmanın yüklediği bir sorumluluğu, yazabilme motivasyonunu yüksek tutmanın zorluğunu ve özveri gerektiren bir iş… İlk yazıyı WWW’ye yüklediğimde bana sorsalar, farazi olarak şöyle zor böyle zor derdim de, idrakım tam olur muydu hiç sanmıyorum. Günceyi neredeyse düzenli yazılarla ayakta tutmak bana birçok şey öğretti. Bunlardan herhalde ilki şudur: severek yaptığım dağcılığın ve içine girdiğim zaman mutlu olduğum dağların heyecanını bütün bunlara uzak kişilere gösterebilmek. Bunun yanında görünüşte çok kolay gelebilen “neden” sorularını sorarken kendimi biraz daha fazla tanıyabilmek.

YUKARIDA hissediyorum. Dağdelisi benim için hoş bir proje olarak başladı ve maksadını gerçekleştirdi. Sadece yazmak istediğim şeyleri yazdım ve yazarken YUKARIDA oldum. Bundan sonra yazmaya devam edeceğim ama başka kapsam ve yerlerde. Günce sayfasını kapatmıyorum. İsteyen girip eski yazıları okuyabilir. Günce sayesinde tanıştığım, iletişim kurduğum herkese kucak dolusu sevgiler.

YUKARILARDA GÖRÜŞMEK ÜZERE,
dd


  1. Kabaca mecâz olarak Türkçeleştirilebilceğimiz söz sanatı. Bu yazıya esas teşkil eden kitabın Türkçe tercümesi için çevirenin önsözünü metaforun ne olduğunu merak eden okuyucuya ayrıca tavsiye ederim. 
  2. Lakoff, G., & Johnson, M. (2003). Metaphors we live by. 1980. Chicago: U of Chicago P. Bu yazıda kitabın 2015 yılında Gökhan Yavuz Demir tarafından oldukça başarılı bir şekilde tercüme edilmiş Ithaki yayınları edisyonundaki alıntıları ile kullanacağım. Kitabı okumak isteyenlere de Türkçe basımı tacsiye ederim. 
Advertisement

2 thoughts on “Son

  1. Merhaba Dağ Delisi!
    Bloğunu bugün keşfettim, yazılarının bir çoğunu okudum. Kalanını da okuyacağıma emin olabilirsin. Bu yazını gördüğümde ise oldukça üzüldüm 🙂 ”Bir insan internette mutlu olabilecek bir şey bulabilir mi?” sorusuna da cevap oldun.
    Var ol 🙂

Yorumunuzu buraya bırakın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s