Dağcılık tarihine meraklı olanlarımız, muhakkak şu cümleye rastlamışlardır “İlk Türk dağcısı olarak bilinen isim, Ali Vehbi Türküstün’dür”1. İnternette yer alan bilgiler, hızlı biçimde kopyalanınca, malesef ne konunun aslına dair referansa ulaşılabiliyor, ne de bilginin gerçekliğini sorgulamak mümkün oluyor; çünkü herkes kullandığı için yazanın gerçek olduğu konusunda uzlaşılmış oluyor. Ali Vehbi Bey, Mont Blanc’a çıktığı bilgisinin kayıtlı olduğu ilk Türk vatandaşı. Diğer taraftan, ilk Türk dağcısı olduğunu söylemek de epey iddialı. Ali Vehbi Beyle ilgili, yakın zamanda yakın bir arkadaşımın -ki merhumun Aşiyan mezarlığında kabrini bulmak için soğuk bir kış günü epey bir macera yaşadığını biliyorum- iyi bir derleme yapacağını biliyorum. O yüzden sözü uzatmayacağım. Burada sadece eski bir Cumhuriyet gazetesi haberi2 ile Ali Vehbi Bey’i kısaca tanıtmak ve anmak isterim. Kendisi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenler Mehtap Bağlıoğlu’nun makalesini okuyabilirler3.
Bu arada bilen varsa lütfen şu soruya yanıt versin, acaba Dağcılık Federasyonumuz Türkiye dağlarındaki bir zirveye Türküstün adını verdi mi?
Ali Vehbi Türküstün 4810 METRE OLAN ALPLERİN ZİRVESİ MONT BLANC zirveye 64 yıl önce ulaşmıştı… Erdoğan Arıpınar
Dağ sporlannın Türkiyede resmen bağımsız federasyon haline gelmesinden tam 64 yıl önce genç bir Türk dağcısı ALİ VEHBİ TÜRKÜSTÜN, Alplerin en çetin ve şöhretli dağı 4.810 metrelik Mont Blanc’a Türk bayrağını dikmeyi başarmıştı. Yaptığım araştırmalara göre, binlerce dağcının hayatına malolan Mont Blanc’a ilk Türk 1902 yılında 6 kişilik bir ekiple birlikte çıkmayı başarmıştır. Mont Blanc’daki özel defterin 1902 tarihini taşıyan sahifesinde Ali Vehbi’nin de imzası bulunmaktadır.
ALİ VEHBİ TÜRKüSTÜN KİMDİR? 29 haziran 1937 günü lise kitapları için toplanmış olan komisyonda görev başıda iken vefat eden Prof. Dr. Ali Vehbi Türküstün 1877 yılında Alanya’da dünyaya gelmiştir. Mahmut Seydi köyünden Hamdullah Erain Paşa’nın oğludur. Yüksek tahsilini Fransa’da Montpellier üniversitesinde yapan Ali Vehbi, 1902 de ilmî lisans, 1903 te tıp doktoru diplomalarını almış, tezlerindeki üstün başarıdan dolayı “Yüksek Liyakat Ödülü”nü kazanmıştır. Yurda dönüşünde Adana, Şam, Beyrut’da gorev almış, 1919 da İstanbul Üniversitesine intisab ederek yıllarca profesör doktor olarak çalışmıştır. Cihan Harbinde davet edilmediği halde gönüllü olarak orduya katılan Ali Vehbi, Bahriye Nazırı Cemâl Paşanın maiyetinde yüzbaşılığa kadar yükselmiştir.
DAĞCILIK HEVESİ Güneyin dev dağlarına yakın doğan Ali Vehbi, gençlik günlerinde dağcılığı sevmiş, Fransa’da ve İsviçre’de dağ ekiplerine katılmış, diploma aldığı 1902 yılında Mont Blanc’a çıkmayı başarmıştır. Soyadı Kanunu çıkınca adını, dağlara uygun olsun diye, «Türküstün» alan Ali Vehbi, 1937 de görev başında vefat edince oğlu Heykeltraş Resam Şinasi Türküstün, babası vatansever dağcının kabrini dağ motifleri arasmda yapmıştır.
BİR JEST = Şimdi genç Dağ Sporları Federasyonundan yurdun güneyinde fethedilmemiş bir tepesine Mont Blanc’a ilk tırmanan türkün adını (TÜRKÜSTÜN) vermelerini bekliyoruz.
- TDF, Tarihçe. Son erişim: 24-4-2015. url: http://www.tdf.gov.tr/?page_id=4237 ↩
- Arıpınar, E., 1966. Cumhuriyet Gazetesi, 11.8.1966, s.8. url: http://www.cumhuriyetarsivi.com/katalog/192/sayfa/1966/8/11/8.xhtml ↩
- Bağlıoğlu, M., 2013. Ali Vehbi Türküstün’ün İlm-i Müstehasat Cedveli ve Türk Paleontoloji tarihindeki yeri. Dört Öge, 2(4). url: https://www.academia.edu/ ↩
Merhaba, Ali Değer Özbakır Hocam,
Öncelikle bir “dağ delisi” olarak kalmayıp, düşünce, fikir ve araştırmalarınızın neticesini yazıya ve bilgi formatına aktarmanızdan dolayı sizi tebrik etmek istiyorum. Keşke bütün tecrübeli dağcı abilerimiz de aynısını yapsalar…
Uzun zamandır üzerinde çalıştığım “Türkiye Dağcılık Tarihçesi” kitabının cevap bulamamış soru işaretlerinden birisi de Ali Vehbi Türküstün ve paralel olarak oğlu Şinasi Türküstün’dür.
Eğer, Ali Vehbi Bey’i Türkiye’nin ilk dağcısı olarak kabul edeceksek bununla ilgili sizin de bloğunuzda paylaştığınız Cumhuriyet Gazetesi’nin haberinden başka bilgi ve belgenin olması gerekmektedir. Ali Vehbi Türküstün’ün bazı kaynaklarda 1902, bazı kaynaklarda da 1906 (kopyalarken sehven yazıldığını düşünüyorum) tarihinde Mont Blanc’ın tepesine çıkışıyla ilgili maalesef araştırmalarımın neticesinde ben de belge ve bilgiye ulaşamadım. Bu konu ile ilgili araştırmalarım devam etmektedir.
Ali Vehbi Bey’in adının Türkiye Dağlarındaki bir tepeye “Türküstün Tepesi” olarak verilmesi ile de ilgili literatüre geçmiş bir bilgi mevcut değildir.
Dağcılık Federasyonu’nun Arşiv-Basın Yayın Kurulu’nda üyelik yaptığım dönemdeki toplantılarda Ali Vehbi Bey’in oğlu Şinasi Türküstün’ün de bir “Dağcılık Müzesi” çalışması yaptığı dile getirilirdi hep. Müze çalışmasının ne aşamada olduğundan hiç bahsedilmedi. Eğer, Şinasi Türküstün, gerçekten böyle bir çalışmanın içerisine girmişse çalışma ne aşamaya gelmişti acaba? Şinasi Türküstün’de hayatta olmadığından sanırım öğrenemeyeceğiz.
Eğer üzerinde çalıştığınız araştırma konusunda daha önce hiç çalışma yapılmamışsa ya da kaynak az ise bu sizi ümitsizliğe düşürmesin diyor Türkkaya Ataöv. (Bilimsel Araştırma El Kitabı, Alkım Yayınevi, 1. Baskı 2006).
İşiniz (işimiz) zor. Yılmak yok, yola devam.
Başarılarınızın devamı dileklerimle…
Nuri Palta
Nuri Bey merhaba
Birbirimizden habersiz benzer konularda çalışıyormuşuz. Ben Ali Vehbi Türküstün’le ilgili olarak federasyonu aradım, o dönem basın kurulunda siz yoktunuz (beni biriyle görüştürdüler ancak ismi farklıydı) ve biraz da kaba bir üslupla savuşturuldum. Ancak peşini bırakmadım, Ali Vehbi Bey’in Almanya’da yaşayan torunu Ali Can Mahruki’ye ulaştım ve Türkiye’ye geldiğinde görüştük. Ne yazık ki iletişim bilgilerini telefonumdaki sorunlardan dolayı kaybettim ancak Stuttgart’ta bir maket atolyesi vardı. Kendisinden aileye ait bazı objeleri ve bilgileri alma şansım oldu. Ayrıca Şinasi Bey’in eski komşularına ulaştım ve bir arkadaşı bana Şinasi Bey’in kartının fotokopisini (dağcılık müzesi kurucusu invanlı) ve bir kitabını verdi: Geçip Gidiyor Şiirler adında. Türküstün Tepe çıkışı da bu kitapta yer almaktadır.
Mont Blanc çıkışının doğru tarihi de 1902’dir. 1906 Karaca tarihçesinde ve kopyalandığı web kaynaklarında yer almakla beraber 1902 tarihi aile kaynaklarında ve Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Ali Vehbi Bey’le ilgili yazılarında teyit edilmiştir.
Nuri Bey,
Yorum ve katkınız için çok teşekkür ederim. Özellikle okuyucuların arasında sizin gibi üreten birinin olduğunu bilmek beni çok mutlu ediyor.
Ali Vehbi Bey hakkında bilgimiz oldukça sınırlı. Bu da net ifadelerden çok, daha güvenli, belgelerin izin verdiği, yorumdan uzak ifadeler kullanmaya itmeli bizleri. Hatırlatmalarınız için ayrıca teşekkür ediyorum. Bu yorumunuzla ben her şeyden önce şöyle bir görevimiz olduğunu düşünüyorum, Ali Vehbi bey, “İlk X dağcısı” olsun ya da olmasın, daha fazla araştırılmayı ve kamuoyunun bilgisine daha fazla belgeli bilgi ile tanıtılmayı hak eden bir kişidir. Hep beraber elimizden geleni yapalım.
Ali Vehbi Bey sıradan bir adam değil. Yüksek tahsilli, Osmanlı döneminin siyasi hayatında önemli bir yere sahip (Hamdullah Emin Paşa) bir ailenin?/Paşa’nın mensubu [Kaynak lazım]. Ali Vehbi Bey, aslında Türkiye’de dağcılık henüz yokken ve hatta Türkiye Cumhuriyeti bile yokken, tahsilini yapmak için gittiği ve kurumsallaşmış dağcılıkla yoğurulmuş bir Tetonik kültürden arkadaşlarının yardımıyla(?) Mont Blanc’a çıkmış bir adam. Dolayısıyla Ali Vehbi Bey’in bu tecrübesi (bence) Türk Dağcılığının başlangıcı sayılamaz, çünkü bir spor akımı, bir dağ kültürü ya da bunun sembolik arka planı bu coğrafyada yok. Münferit bir hadise.(Dipnot: Bizim dağcılığımız daha ziyade 1. Dünysa Savaşı dönemi ve sonrasında, beden terbiyesi ve “her türk asker doğar” sloganı altında birleşen bir politikanın kontrolünde ortaya çıkıyor [Akcan & Bulgu, 2012; Akcan, 2011; Akın, 2014]. Bu bakımdan konu çok çetrefilli.) Diğer taraftan Ali Vehbi bey, sembolik bir eylemin sahibi; Alplerin en yüksek zirvesini tırmanan, dağcılığın ortaya çıkmasına zemin sağlayacak bir çok önemli olayın mekanını ziyaret eden ve o mekanın gereğini ifa eden, bizden biri; öyle ya, o bizim dağcılık anlayışımızın olmadığı bir dönemde, bir kahramanlık miti olabilecek bir eylemin sahibi…
Yorumunuzda belirttiğiniz gibi, tırmanışının bir belgesi de elimizde yok. Gerçi dağcılıkta beyan esas alındığı için, aksi bir söylentinin çıkmamış olması da bir şeydir (Gülücük işaretinden fazlası). Ali Vehbi bey’in varlığı ne kadar sembolik öneme haizse, Türküstün tepesi konusu/konumu da öyle bence. Daha evvel bir iki yerde daha söz edildiğini duymama rağmen, epey aradım gerçekten böyle bir tepe var mıdır diye. Bulamadım. Siz de Basın-Yayın görevini üstlendiğiniz TDF bünyesinde böyle bir kayda rastlamadıysanız, elimizde başka kaynak da kalmıyor. Merhum Bozkurt Ergör ya da Latif Osman Bey hayatta olaydı, en iyi o yanıtlardı bu soruyu. Ama Ergör ile yakınen çalışan Tekin (Küçüknalbant) Bey’in varsa bir bilgisi merakımızı bir ölçüde tatmin eder temennisindeyim. Dağcılık Müzesi konusunda ise sanırım en bilgili olanımız Duygu Başoğlu, ki kendisi ilk yorumu yazan arkadaşım olur. Ali Vehbi Bey’in Federasyona miras kalmış bir kazması olduğunu ancak Federasyon arşivinde bulunamadığına dair bir e-posta grubu yazışması okumuştum zamanında.
Konuya teğet daha geçeceğim; Türk dağcılığını Ali Vehbi Beyden başlatmak oldukça riskli. Çünkü, eğer bir ekol başlattıysa, ardılları kimdir o konu hakkında da pek bir bilgimiz yok. Bu konuda açık noktaları listelersek, elimden gelen araştırmayı yaparak size ve dağcılık kamuoyuna destek olmak isterim. Pek çok sevgiler.
Kaynaklar:
[1] Akın, Y., 2014. Gürbüz ve yavuz evlatlar: Erken Cumhuriyet döneminde beden terbiyesi ve spor. İletişim Yayınları, 253ss
[2] Akcan, F., Bulgu, N. (2012). The Development of Mountaineering in Republican Turkey. Sport Accross Asia: Politics, Cultures and Identities (K. Bromber, B. Krawietz, J. Maguire, Eds.), 167-188. NYC: Routledge. , 2012
[3] Akcan, 2011. Dağcılık alt kültürü: Semboller, anlamlar, kimlikler. Hacettepe Üniversitesi, doktora tezi.
Aşiyandan döndüler efendim, dağ motifli yeri bulamama sebebi değil kabir mezar taşının bile olmamasıymış. kayıt aşiyanda ancak yerini bulamıyorlar. şinasi türküstün tarafından yapılmış bir büstü mevcut ali vehbi beyin
Merhaba Arkadaşlar,
Prof. Dr. Ali Vehbi Türküstün meselesini aşağıdaki bilgiler doğrultusunda bir adım ileriye taşımak isterim. Saygılarımla…
——– ———–
…… yılında Mont Blanc’a tırmanmayı başaran Türküstün’ün Türkiye’de dağcılık yapıp yapmadığını bilemiyoruz.
Kaynak: Dağcılığımızın Tarihçesi (11), İDA Bülten, Yıl: 1, Sayı: 12, Nisan 1983, s. 16.
—– —————
Prof. Dr. Ali Vehbi Türküstün, pek çok bilim dalı ile uğraşmış çok yönlü bir kişidir. Türkçe ve Fransızca olarak 30 kadar eseri yayınlanmıştır. Bu eserlerini yazarken yurt içinde ve yurt dışında pek çok inceleme ve araştırma gezilerine katılmıştır. Ağrı, Süphan, Toroslar yanında Niğde, Adana, Mersin ve Zonguldak dolaylarında pek çok inceleme gezisi yaptığı bilinmektedir.*
*1969 yılında o zamanki Dağcılık Federasyonu Başkanı Sayın Latif Osman Çıkıgil ile DİK Kulübü Başkanı rahmetli Muvaffak Uyanık’ın girişimleri ile Prof. Dr. Sayın Ali Vehbi Türküstün’ün oğlu Şinasi Türküstün bulunarak, kendisine, Aladağlar’da isimsiz bir zirveye dağcılık sporuna katkılarından dolayı Prof. Dr. Ali Vehbi Türküstün adının verilmesinin uygun görüldüğü iletilmiş ve 25 Ağustos 1969 tarihinde Niğde Aladağlar silsilesinden Boğazkesen tarafındaki 3174 metrelik bir sarp doruğa Prof. Dr. Ali Vehbi Türküstün adı verilmiştir. Bu ad koyma etkinliğine oğlu Şinasi Türküstün yanında, Yılmaz Özen, Türkân Danışkan, Faruk Ertunç ve Çetin Çiğdem de katılmıştır.
Kaynak: Dağcılığımızın Tarihçesi (12), İDA Bülten, Yıl: 2, Sayı: 13, Mayıs 1983, s. 16.
—— —————- —-
Faruk Ertunç: 1942, İzmit doğumlu. Yüksek Mimar (Mimar Sinan Üniversitesi)
-Niğde-Aladağlar’daki Türküstün Tepesi’ne ilk çıkış (1972),
Gren Dergisi, Sayı: Ocak-Şubat 2005 Söyleşisi’nden.
Kaynak: http://tamayacikel.com/?p=542
——- ———- ———–
03 Şubat 1989 – Dağcılık Federasyonu Başkanlığı Türk Dağcılık Müzesi kurma çalışmaları yapmak ve müzenin kuruculuğunu üstlenmek üzere Prof. Dr. Ali Vehbi Türküstün’ün oğlu Şinasi Türküstün’e görev tevdi etmiş ve o da bu görevi kabul etmiştir.
Kaynak: Şinasi Türküstün, Büyük Ağrı Dağı Floraları İlk Tesbit Çalışmaları, Bilkent Üniversitesi Doğa Sporları Topluluğu Dergisi (DOST), Yıl: 2, Sayı: 2, Aralık 1991, s. 17.
—– ———————–