Geçen sene beni en çok heyecanlandıran kültür etkinliklerinden birisi, belki de teki “Dağ Filmleri Festivali‘ydi. “Türkiye’nin ilk ve tek Dağ, Doğa, Çevre ve insan temalı festivali” olan Dağ Filmleri Festivalinin bu sene onuncusu düzenleniyor. Ayrıca geçtiğimiz senelerde İstanbul, Ankara ve İzmir’de yapılan gösterimlere bir de Bursa eklenmiş! Bursa’nın ülke dağcılığına katkıları çok büyük; Türkiye’nin ilk dağcılık kulübü Bursa’da kurulmuştu ve sembolü haline gelmiş Uludağ ile çevre illerden birçok kişiyi bu disipline kazandırmıştır. Gösterimler geçtiğimiz hafta Bursa’da gerçekleştirildi (link). Festivalin İstanbul programı ise 24 – 30 Nisan haftasında Beyoğlu Atlas sinemasında gerçekleşecekmiş.
Konunun yabancıları için de belki dağ filmleri festivalini biraz anlatmak gerekiyor. Nedir dağ filmi? Neden bir festivali yapılır? Dünyada ilk dağ temalı film festivali İtalyanın Trento şehrinde 1952 yılında düzenlenmiştir. En büyük dağ temalı festivali prodüksiyonu ise 1976 yılından beri düzenlenen Kanada Banff Dağ Filmleri Festivalidir. Yine son derece itibarlı bir diğer festival 1979 yılından bu yana ABD’nin Colorado eyaleti, Telluride şehrinde yapılan festivali olarak sayılabilir.Trento festivalinin tarihçesine bakacak olursak, yukarıdaki soruları da kısmen yanıtlamış olacağız (link). Dolomitlerin Trentino Dağcılık Kurumu (Società Alpinisti Trentini), Eylül 1952’de 80. yaş gününü kutlamaya hazırlanıyordu, ki İtalyan Dağcılık Cemiyeti (CAI) ise bu esnada 64. yaş gününü kutlayacaktı. Etkinlikle bağlantılı olarak, CAI Merkez Komitesi başkanı halihazırda şöhretlerle bezeli toplantı, konferans ve dia gösterilerinin yanına konusu dağlara indirgenmiş bir ulusal film yarışması düzenleme fikrini ortaya atmış. İlk kez gerçekleşen böyle bir gösterimin derin kültürel izler bıraktığını söyleyebiliriz. Özellikle insanların spor, macera ve ferdi mücadelelerini ve doğaya farklı
açıdan bakış açılarını muazzam bir görsellikle nakleden filmler, duygu dünyasını besleyen araçlar haline geldiler. Dahası, doğa tecrübesini daha farklı anlatacak film
tekniklerinin gelişmesi, amatör yönetmenlerin kendilerini ifade edebilmeleri ve dağ etrafında oluşmuş kültürün farklı katmanlarına inmeyi gerektiren boyutta bir
sorgulamayı da beraberinde getirdi bu festival. Trento festivalinde günümüzde yüzlerce film gösterimi ve paralel etkinlik düzenleniyor. Dağcılık tarihinin en nadide
yerlerinden biri olan Dolomitlerde, yılın en çok beklenen olayı bu.
Türkiye’de 2006 yılından beri yapılan festival ise kısa zamanda dağ ve doğa kültürüne önemli katkılar yapmayı başardı. Dağ Kültür Derneği üstlendiği organizasyon,
başlangıcından geçtiğimiz seneye kadar 35,000’i aşkın izleyici ile buluştu. Dernek, festival düzenleme sebeplerini şu şekilde ifade ediyor (link):
“Ülkemizdeki dağlık alanların öneminin kavranması için gerekli kurum ve kuruluşlarla ortak çalışmalar yaparak dağ kültürümüzün zenginleşmesine yardımcı olmak;
Son yıllarda dünya gündeminde en ön sıralara oturmuş olan Küresel Isınma’ya ve bunun getirdiği olumsuz etkilere bilgilendirici etkinlik ve filmler yoluyla dikkat
çekmek;Dağ ve doğa ile ilgili birey ve kurumların birbirleriyle deneyim, fikir ve bakış açılarını paylaşmalarını sağlayarak toplumsal “dağ” bilincini yükseltmek; Yeni
kuşaklarımızın dünyada yapılmış çevre filmi örneklerini izlemelerini sağlayarak çevre bilincini geliştirmek; Ülkemizin dağ filmleri hafızasını oluşturabilmek ve görsel
tarihimize katkıda bulunmak; Dağ filmciliğini özendirmek; Dağ filmleri arşivi oluşturmak; Ülke dağlarımız, doğal güzelliklerimiz ve kültürümüzün dünyaya tanıtımı;
Dünya dağ filmi örneklerini ülkemizde görebilmek; Kültürler arası kaynaşma için.”
Geçen sene yedi tane filme gitmiştim (İzlenimlerim ve film değerlendirmelerim için şu yazılarıma bakabilirsiniz: I. kısım, II. kısım, III. kısım, IV. kısım). Bunun yanında seyrettiğim ve çok beğendiğim iki filmin yönetmenini de gösterim sonrasında karşımda görmek, onlara sorular sorabilmek harika bir fırsattı. Çok memnun kaldığım, çok etkilendiğim bir etkinlik için düzenleme kurulunu şükran duyduğumu hatırlıyorum. Henüz İstanbul programı açıklanmadı o yüzden beklentimin yüksek olduğu filmleri sıralayamayacağım. Ama festivalin facebook sayfasından duyurulan Yosemite vadisinin tırmanış tarihçesini anlatan “Valley Uprising (Vadi İsyanda)” filmini sabırsızlıkla bekliyorum.
Dağ severler, festivali kaçırmayın. Doğa ve dağlarla iç içe bir bahar ayı dilerim!
Sister – Yukarıdaki Çocuk isimli filmi sakın izlemeyin. “Inuk’un yolculuğu” filmi yerine cumartesi gecesi akşam 9’da Bursa’da oynattılar son dakika değişikliği ile. Dağ filmleri mantığıyla alakası yok maalesef. İçimiz karardı resmen, herkes mutsuz bir şekilde ayrıldı salondan o gece. O filmden uzak durun.
Açılış filmi Belle ve Sebastien ile Uçurumun Kıyısında ise mükemmeldi.
Ne yazık ki bu sene Ankara’ya gelmeyecek festival…
Hay aksi. Üzüldüm. Neden acaba, bir bilginiz var mı?