Özgürlük?

“Dağlarda özgürlüğü bulmak”/”özgür olmak” oldukça sık duyduğum imge/duygulardan birisi. Hatta geçen sene bu aylarda Dağdelisi facebook takipçilerine sorduğum neden dağlara çıktıkları sorusuna verilen ikinci en popüler yanıt “Kendimi dağlarda özgür hissediyorum”. Kimseyi incitmek istemem, fakat bu yanıtın üzerinde çok düşünülmeden, sezgisel şekilde verilmiş bir yanıt olduğunu düşünürüm (Dağcılar biraz romantik, kuzum). “Kuşlar gibi özgür” gibi. Kuşlar neden özgürdür? Uçabildikleri için mi? Yani karada yaşamak zorunda olmadıkları için mi? Yoksa “uçmak” metaforu yüzünden mi – uçmak, mekanın kısıtlarına kapılmaksızın kaçmak?

Çünkü kimse “Amfibiler kadar özgür” gibi bir ifade kullanmaz. Çoğumuz için dağların hissettirdiği özgürlük, kuş ve uçmak imgesindeki gibi birşey midir? Yani bağlantıyı kuvvetledirmeye çalışırsam dağların aksi takdirde düz olan yaşantımıza üçüncü bir boyut katması ve bu sayede üç boyutta hareket etme kabiliyeti kazandığımızdan mı? Tamam, tabii ki bir mahkum için bu imgenin ne kadar kuvvetli olduğuna şüphem yok. Ama kent insanları niçin hala böyle düşünür? Çünkü isteyen yüksek katlı apartman bloklarına baktığında üçüncü boyutun esaret verici baskınlığını hissetmez mi? Hisseder elbette -yani bu durumda kent yaşamının empoze ettirdiği şeylerden kaçmak için midir? İstenmeyen bir sosyal çevreden, mecburi arkadaşlıklardan, pis bir fiziksel çevreden, zorlukla katlanılan mecburiyetlerden? O zaman dağların verdiği özgürlük, oraların insan gözünden uzak bir sığınak olmasından mıdır? İnsan dağda olduğu için değil de gözden uzak ve Eric Shipton’un söylediği: “…artık kaybolmuş bir yaşam biçimine geri döndüğümü hissederdim. Birkaç yüzyıl öncesinin acelesiz günlerini düşünürüm, yaşamın çılgınca bir telaş olmasından önceki, kırsal yörelerin bir sürü insan tarafından berbat edilmediği, ve güzelliğin bir iş meselesi olarak istismar edilmediği günleri. O kadar alıştık ki günlük hayatın bizler için kolaylaştırılmış olmasına, enerjimiz yaşam sanatınca işgal edilmiyor; fakat duyulanma ihtirası içinde azıtmış. Ferdiyet, sığ basın makalelerinin hazır-kalıp fikirlerince zulmedilmiş, koşuşturan insan güruhunun kitle-duygularında boğulmuş.” bir sebep midir bilinçaltımıza hükmeden?

Dağcılıktaki özgürlüğün fiziksel kısıtların ötesinde olduğunu vurgulamadan, “dağlarda özgür hissediyorum” ifadesi yaşadığımız post-modern yaşam kadar anlamsız. O yüzden üzerinde düşünmek ve düşündürtmek istiyorum. Dağ ve dağcılık insan yaşamını idame ettirmesi için dostane yerler değildir. Burada ömrümüze nazaran kısa bir tecrübe yaşamanın bedeli ve kısıtları da epey fazladır. İstediğiniz yoldan gidemez ve istediğiniz rotadan çıkamazsınız; eksikliği halinde yiyecek ve içeceğinizi tedarik etmeniz çok zordur; arkanızda bıraktığınız sevdiklerinizin sorumluluğunu daima kalbinizde taşır ve ona göre hareket edersiniz; liste uzayıp gider… Kısaca dağda hangi özgürlüğü buluyorsanız bu özgürlük başka özgürlükler pahasına kazandığınız bir özgürlüktür.

İşte buradan hareketle bir adım daha atalım ve genelleyelim: toplumsal rollerden sıyrılmak olarak tanımlayabilir miyiz dağlarda az kişiyle deneyimlenen özgürlüğü? Peki tamam, tamam genellemeyelim. Ama özel bir örnek biliyorum. Bu yazıyı kısmen özgürlük üzerine bir deneme ve Duygu’dan rica ettiğim yazısı üzerine bir önsöz olarak kabul edin.

4 thoughts on “Özgürlük?

  1. Reblogged this on Unutulan and commented:
    Kişiye kendini sorgulatan ve ustaca yazılmış bir yazı. Bakış açısı bayağı hoşuma gitti. “Öz”gürlük aslen gündelik sorgumuzda kalması gereken bir konu. Peki öyle mi yapıyoruz?

Leave a reply to diego Cancel reply