Bundan iki sene evvel, e-yayın hayatına başlarken şöyle yazmışım:
Bundan böyle bu sayfada dağların jeolojisi, fiziki ve beşeri coğrafyası, dağcılık ve daha nice konuyu ele almaya çalışacağım. Yıllardır dağlar hakkında birşeyler yazmak ve paylaşmak gayem olmuştu. Fakat böyle bir blog işine girmemdeki en büyük etkenlerden birisi sevgili dostum Ozan’ın büyük bir özenle hazırladığı havadelisi sayfasında, hava ve atmosfer olaylarına tutkun birçok insanı bir araya getirici etkisini görmem oldu. Umuyorum ki dagdelisi de benzer şekilde dağ severlerin buluşacakları ortak bir adres olur.
Samimiyetle söylüyorum ki günlük yaşantımda aklımın bir kenarında daima dağcılığa dair fikirler uçuşuyor. Yapım gereği meraklı bir insanım, sürekli birşeyleri merak ediyor oluyorum. Fakat pek azını araştırmak için vaktim oluyor. Zaten çoğu fikir uçuşmaları da kaybolup gidiyorlar rutinin içerisinde. Neyse sağ çıkanlar da var ve bu sayede blogu besleyebiliyorum. Geçen iki sene içerisinde 73 tane yazı, duyuru ve de fotoğraf paylaşmışım; yani ay başına ortalama üç yazı. http://www.blogbooker.com’dan bir kontrol ettim bu zaman içerisinde toplam 218 A4 sayfaya yayılan bir içerik oluşmuş. Yazılarda mümkün olabildiğince geniş bir kaynakça sunarak meraklı okucuları daha kapsamlı kitap ve makalelere sevketmeye gayret ettim.
Postlar arasındaki en büyük pay dağcılık kategorisine ait. İkinci sırada ise yer bilimleri var. Yazılar bir – iki çeviri dışında tamamen orijinal içerik -e epey zaman harcamışım içerik oluşturmak için. Tabii Burada Alper’e (“Hilekarlar”), Duygu’ya (“un talus magnifique”), Kenan’a (“Geyve’nin tırmanış rotaları nasıl doğdu?”) ve Ozan’a (“Çığ”) katkıları için çok teşekkür ederim. Buna mukabil en çok okunan yazılar ise bu ikinci kategoridekiler: “Dağların yüksekliği nasıl ölçülür?”, “Nurhak dağı (3070 m)”,”Dağlar nasıl oluşur?”, ve “Çığ” başı çeken çalışmalar. Başta söylediğim fakat pek katkı yapamadığım yazılar ise genelde beşeri coğrafya konusunda olanlar. Bu konuya uzaktan dokunan iki yazı “Demirkazık (3,758 m)” ve belki “Güzel yol”. Ama bu konuda hedeflediğim şeyleri “su-meru” kat be kat daha iyi yapıyor. O bakımdan mutsuz değilim. Bu postlar dışında bir “Sahaf” sayfası da oluşturup eski ve klasik dağcılık yazınının en iyi örneklerini derli toplu biçimde okuyucularla buluşturmaya gayret ettim. Ne kadar başarılı oldu bilinmez, ama şahsen ben buradaki kaynakları kullanıyorum. “Forum” ise istediğim kadar kullanılan bir platform olamadı. Gönül isterdi ki dağcılığa ait her türlü tartışmayı yapabileceğimiz bir yer olsun. Ama sanıyorum ki, çok da birşey beklememek lazım değil mi? Çünkü büyük katılımcılı dağcılık e-posta listeleri bu tartışma ihtiyacını karşılıyorlar. Diğer taraftan Forum sayfası jeolojik soruların sorulabileceği, benim de bilgim dahilinde onları yanıtlayabildiğim bir yer olabildi.
Bir de tabii ki blogun facebook sayfası var (http://www.facebook.com/dagdelisi). En büyük okuyucu kitlesini bu kanaldan çekebilmiş yazılarım. facebook sayfası esasen bloga girmeyecek kadar kısa ya da orijinal olmayan fakat dikkate değer yazı ve haberleri paylaşmak üzere görev biçtiğim, ayrıca blog yazılarına görsel ve güncel kaynaklarla destekleyebilmeyi arzu ettiğim (ve tabii ki okuyucularla da samimi ve kolay iletişim kurmayı amaçladığım) bir mecraydı. Kısmen de görevine ulaşıyor. Facebook sayfasında da elbette esas olarak orijinal içerik oluşturmaya gayret ettim. O yüzden zaman zaman multiple postinge teğet geçtiğim durumlar olmadı değil. Takdir edersiniz ki amatör & kişisel bir blogda böyle kusurlar olabilir…
Dağdelisine en büyük destek Ozan’ın mükemmel blog sayfası havadelisi.com’dan gelmiş. Ozan’a başta dağdelisi ismine de ilham verdiği ve sonrasında takipçilerine beni tanıttığı için çok teşekkür ediyorum. Daha sonra Cengiz’in çok takdir ettiğim ve sıkı takipçisi olduğum “su-meru.com” sitesi geliyor. Cengiz’e ayrıca Aladağlar florasıyla samimi bir dostluk bağı kurmamı sağladığı için minnettarım. Umuyorum ki önümüzdeki ilkbahar – sonbahar arasında bir bitki tanıma ve jeomorfoloji daha yapabilelim. Ve tabii ki, tirmanis.org editörleri; yazılarıma (“Preuss’u nasıl okumalıyız?”,”Demirkazık (3,758m)”, “Hodgkin ve Peck: 1 ve 2. kısımlar”) yer verdikleri ve dağcılara blogumu önerdikleri için sağ olsunlar!
Başta blog yazmaya başladığımda sadece kendim için yazayım, bende tutku haline gelmiş dağlar ve dağcılık için elimden ne geliyorsa yapayım diye yola çıkmıştım. Zaten tematik bir blog, pek de popüler ya da modası olan bir konu değil. Ama bu benim için belki de bir avantaj. Çünkü bu sayede kendim gibi insanlara ulaşmam daha da kolaylaşmış oluyor. Şimdi bakıyorum hit count 40,000’i geçmiş. Görüyorum da bende de bir zaafiyet belirmiş, yazılarımın ne kadar okunduğuna bakar ve bunu ara ara takar olmuşum. Umuyorum bu kendi istediğim içerik doğrultusunda beni etkilememiştir ve bu sayılarla beliren fuzuli hissiyat mümkün olduğunca azalır. Her ne kadar okunmuyor okunmuyor diye hayıflansam da demek okunuyormuş (galiba en çok ödev yapan çocuklara yardımım dokunmuş). Bugüne kadar yazılarımı takip eden tüm okuyuculara çok teşekkür ederim. Birkaç şanslı rastlaşma ve yazışma esnasında henüz yüzyüze tanışmadığımız halde beni takip ettiklerini ve beğenilerini söyleme nezaketini gösteren dostlara ayrıca çok teşekkür ediyorum. Umarım önümüzdeki dönemde de dolu ve/ya bilgilendirici içerik hazırlamaya devam edebilirim.
En ciddi okuyucularım herhalde ailemdir; Doğumgünü blogunkinden bir sene sonrasına denk gelen Güneş dışında tabii ki. Ona henüz okumayı öğretemedik. Ama şu sıralar en büyük eğlencesi ayakta durmak ya da yüksek yerlere tutunmak, salon duvarında zor traversler yapmak. Özellikle baş destekçim Nazem’e beni teşvik ettiği ve bazen bir takım yazılar için fazla mesai yaptığım zamanlarda bile kendi tutkularımın peşinden gitmemi takdir ve teşvik ettiğini dile getirdiği için minnettarım. Alper ve Duygu ise baştan beri beni hiç yanlız bırakmadılar. Onlara yazıları paylaştıkları ya da sorularla tartışma ortamı yaratmaya gayret ettikleri için ayrıca teşekkür ederim.
Lütfen ilgilendiğiniz, merak ettiğiniz ya da dağdelisinde görmek istediğiniz konuları yazın. Taslaklar listemi sürekli genişletiyorum, fakat sizin yardımınızla içerik bakımından daha da kapsayıcı bir dağdelisi oluşturmak mümkün. Herkese talan edilmemiş doğada ve dağlarda doyurucu hissiyatlarla geçecek bir ömür dileklerimle
dağ delisi
ah, bedavadan prim yapmış gibi hissettim!
nice yıllara dağdelisi
O kadar da değil be… Bak bir yazı yazarsın sonra, dağ gezintisi ve yalnızlık üzerine. Olur biter 😛
Merhaba, iki yıl ne çabuk geçmiş, hiç yorum yazmamıştım daha önce, açıkçası birçok yazıyı da okuyamadım vakit sıkıntısı yüzünden. Dağdelisi pek sayılmam, dağcı hiç değilim zaten, ama meraklıyım, coğrafya delisiyim, coğrafya ve alt dallarını çok seviyorum ve elimden geldiğince okumaya çalışıyorum, genel olarak ise bilime, evrene, varoluşa ve insana dair herşeye meraklıyım, ilgiliyim.
Sizi Havadelisi vasıtasıyla, Havadelisini de Cemal Saydam’ın blogu sayesinde tanıtım, hepsi de hayatımın önemli kazanımlarından, alışkanlıklarından biri oldu. Çok teşekkür ederim, en azından kendi adıma, bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için, çok değerli bir şey bu, emek vermek, paylaşmak…
İkinci yılınızı kutluyorum, iyi ki varsınız, daha nice üretimler yapmanız, yapabilmeniz dileğiyle…
Çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.
Çok teşekkür ederim! Ne kadar güzel bir tebrik yazısı bu! Ben de sizinle tanışmış olmaktan, bana kendinizi tanıtmanızdan dolayı çok mutlu oldum. Dilerim bundan sonra yorumlar ya da foruma yazarsınız. Beraber öğrenir ve tartışırız.