Fransız bir ekip Mont Blanc’ın kuzey yüzünde yer alan ve Chamonix kasabasına doğru ilerleyen Bossons buzulu üzerinde bir çalışma gerçekleştirdiler (link). Çalışmanın amacı buzul örtüsüne sahip olan ve olmayan bölgelerdeki erozyon etkinliğini anlamak. Diğer bir deyişle buzulların varlığı topoğrafyanın aşınmasını arttırıyor mu, azaltıyor mu? Bu soruyu cevaplayabilmek. Genel görüş, buzulların çok kuvvetli bir aşındırıcı olduğu ve dağları hızlı biçimde yonttuğu, derin ve “U” şeklinde vadiler kazarak kütle taşınımını arttırdığı yönündedir (Dağ delisi arşivindeki muhtelif buzul fotoğraflarını bakmak için linki tıklayabilirsiniz).
Mont Blanc dağı çok aşamalı başkalaşım geçirmiş bir temel kayaç grubuna sokulmuş granitten oluşuyor. Yani temel olarak birbirinden farklı iki grup kayaç var. Yukarıda belirlenen soruyu çözmek amacıyla ekibin kullandığı yöntem buzulun üzerinde (aşınmış ve) taşınan malzeme ile buzul altı derelerdeki malzemenin miktarını belirlemek ayrıca bu malzemelerinnin hangi kayaç grubuna ait olduğunu bulmak. Ardından bu ögeleri yaşlandırarak aşınan malzemelerin kaynağını saptamak. Basitçe özetlersek aşınmış malzemeleri, buzulun aşındırma faaliyetine yakın bölgeler ve buradan uzak bölgeler olarak ayırmak ve oranlamak. Çalışmanın sonuçları oldukça ilginç; makalenin öz kısmından aktaracak olursam: “Buzulun dil kısmındaki erozyon hızı, bitişiğindeki buzulsuz alanlara nazaran daha yavaş; su fazı içeren (ılıman) buzulun aşındırma hızı [ise] su içermeyen (soğuk) buzul kesimlerine kıyasla 16 kat daha etkin. Mont Blanc’ın kuzey yüzünde ölçülen düşük buzul altı erozyon miktarı, buzulların “Avrupa’nın çatısını” aşınmadan koruduğunu gösteriyor. Bu sonuç uzun vadede Alplerin maksimum yüksekliğinin artabileceğine işaret ediyor.” diyor. Yani akarsu aşındırmasının, buzul aşındırmasından daha fazla olduğunu iddia ediyor, ki bu bir hayli ilginç bir sonuç. Ayrıca, Afrika ve Avrupa’nın hala yakınsamaya devam ettiği Alp dağlarındaki yükselme hızının erozyona baskın gelebileceğini -çünkü artık buzul aşındırması için olduğundan fazla değer biçilmiş göründüğünü- ifade ediyorlar.
BBC news 2 Ağustos tarihinde dağ delilerini sevindirecek bu çalışmayı haber yaptı. BBC’nin konu hakkında görüşüne başvurduğu ve çalışmayı yapan ekipte yer almayan bir akademisyenin anlattığına göre (köşeli parantez içindeki açıklama amaçlı eklemeler ve vurgu bana aittir) “dağın üst kesimlerinde buz zemine donarak [yapıştığı] için erozyon çok daha düşük bir hızla gerçekleşiyor.” Yani demek istediği hareket az olduğu için aşınma az. Ve ekliyor: “Ancak, dağlar sonsuza kadar büyüyemez, yani Avrupa’nın zirvesini [buzullar aşındıramıyorsa, onları] alçaltan bir başka mekanizma olmalı.” Bu yorum bence biraz eksik, çünkü buz tabakası eğer belirli bir kalınlığa ulaşmamış ise buz dönüşümünü tamamlayıp daha yoğun olun “buzul buzuna” dönüşmez; ayrıca buzul bu eşik kalınlığa ulaşamazsa katı haldeki şekil değiştirmesini (yani akmasını) sağlayamaz. Yani, eğer Mont Blanc’ın zirvesindeki buz eğer donmuş ve kayaya sabitse bu teknik olarak buzul değildir -daimi buz alanıdır. Dağların yüksekliğini buzullar azaltmıyorsa ne azaltıyor sorusunu ise çalışmanın sonuçlarının çok geniş yorumlanmasına bağlıyor ve dramatize edilmiş buluyorum. Sonuçta dağların aşınma zaman ölçeği ile (bkz: Dağlar ovaya, ovalar sulara…) buzulların varlığının zaman ölçeği birbirinden çok mertebe farklı iken bu soru biraz kuvvetini yitiriyor.
Buzulların ne olduğu ve hareket prensipleri ile ilgili bir yazıyı yakın zamanda dağ delisinde bulacaksınız fakat buna gelmeden evvel önceki paragrafta kalın yazı tipi ile gösterdiğim vurguya dikkatinizi çekmek istiyorum: hakikaten dağlar en fazla ne kadar yükselebilir? Bir sonraki yazımın konusu işte tam da bu olacak!
Pingback: Dağların yüksekliğinin bir sonu var mı? | DağDelisi
Reblogged this on yasarnorman.