yeniden tırmanmak

“Ballıkayalar’a gidelim mi?”
Yıllardan sonra, ilk defa, hiç aklımda yokken, birdenbire, bir haftasonu günü rüyası… Hiç düşünmeden kabul ediyorum bu teklifi. Saat öğleden sonra, geç bir saat; ayrıca belli ki psikolojik olarak hiç hazır da değilim. Fakat içgüdüsel bir biçimde ‘Evet’ diyorum. Kim bilir nereye tıktığım malzemelerimin yerleri sanki herşeyden daha önemliymişçesine onları arıyorum: Ayakkabılarım yok, kemerim yok, metal eşyalardan eser yok. Bir tek kaskım ortalıkta. O da belki bisiklete binerim diye dışarıda kalmış – fakat bisikletim de burada yok- o da toz içerisinde. Hiç hazır değilim. İlk raundda eski ayakkabılarımı buluyorum. Artık parmak arası tırmanış ayakkabısı olarak yorumlanabilecek, ilk sahip olduğum ayakkabı çıkıyor ortaya. Diyorum içimden tamam en kötü bunu giyerim. Sonra daha kullanılabilir iki çift ayakkabı çıkıyor. En sonunda iki dolabı üçüncü kez aramamdan sonra son aldıklarımı bulabiliyorum. Biraz içim rahatlıyor. Hatta kemer de aynı yerdeymiş meğer.

En son 26 Aralık 2010’da kaya tırmanmışım, Aladağlar’da. O tarihten beri, yapay salonda da herhalde bir kere tırmanmışımdır. Durumum içler acısı. İnsan birşeylerden bu kadar uzun ayrı kalınca korkmaya da başlıyor. İşte bu korkuyla yüzleşmektense eşyalarımı bulmaya yükleniyorum. Zaten çok da heyecanlıyım; böyle bir telaş içinde insan neyini bulabilir? Neyse ki, Alper’de fazla kitli karabin varmış ama hakikaten eser miktarda malzemeyle günü değerlendireceğiz. Sanki çok malzeme olsaymış daha iyi olurmuş gibi bir inanç vardır ya; o yok. Bu bana eski bir faaliyetimi hatırlattı. Size Direktaş kuzeydoğu dihedralini üç sikke, azıcık (ama hakikaten azıcık) emniyet malzemesi, bir yarım ip, bir çekiç bir de keser (bildiğin keser (Mustafa)) ile çıktığımızı anlatmış mıydım? Neyse bu hikayeyi de başka bir zaman anlatırım…

Ballıkayalar’a gelmeyeli rahat bir beş yıl olmuştur. O zamandan bu zamana çok şey değişmiş. İnsan manzarası hep aynıydı, ama çevreye yapılan tahribat ciddi biçimde kendini gösteriyor. Her yer, kitle tüketimi istismarını endüstriyelleştirmenin yeni formülü olan a.v.m.’leşmeye kurban verilirken, tabiat alanları halk talanına nasıl daha fazla ve daha etkin maruz bırakılırın oluşturduğu tabloyu acı içinde izliyorum. Geleceğimiz çok karanlık- üzülüyorum. Hızlı hızlı uzaklaşıyoruz mangalizmin sınırlarından. Rotalara giden yol aynı, su geçisi aynı, beton blokların yeri de değişmemiş. Tanıdık topraklardayım: kayalar aynı… hey gidi Ballıkayalar.

Rotaların altına geliyoruz; kolay bir takım rotalara girmek istiyorum. Ve tanıdık yüzler: yıllardan sonra Aykut’la karşılaşıyorum. Herşeye rağmen tanıdık topraklarda olmanın verdiği harika bir hissiyatın havasındayım. “Baca”nın altından başka bir yerlere taşınmalarını fırsat bilip bir süreliğine işgal ediyoruz rotayı. İlk Alper tırmanıyor (neyse ki!), büyük bir dikkatle tırmanışını izliyorum. Yavaş ve dikkatli biçimde ilerliyor. Tam tepeye vardığında, iniş için düzenlemeleri yaparken ve bu sırada benden ip isteyip, ipin boşunu almamı söyleyeceği sırada, solumdan Aykut sesleniyor: “Arkadaşlar dağ delisi şu an aramızda, emniyet alıyor.” Aman tanrım! Ben zaten özellikle böyle durumlarda utangaç bir insanımdır, bir yandan gözümü ve kulağımı Alper’den ayıramıyorum. Tekrar bir ses: “Ali?” Hızlıca bir dönüp elimi kaldırıyorum. Ne değişik insanın mahlasıyla çağırılması.

Sonunda rotaya giriyorum. Arkadaş bu nasıl bir zorluk! Çok ağır ve kesikli tırmanıyorum. İçimde sürekli bir düşme korkusu var. Her bir sonraki emniyet noktası o kadar uzakta görünüyor ki. Ve sanki o ana kadar geldiğim noktayı geçersem bir sonrakine gidemeyecekmişim gibi hissediyorum. Ama rotayı bitirebileceğimi de biliyorum. Çok garip birşey bu. Büyük bir ikilem. Her bir hamle status quo kaybı korkusu ile olası bir kazanç arasında geçen bir mücadele. Kendimden rahatsız oluyorum. Yani tırmanış böyle şeyler hissettirmemeli. Rotayı bitirip inince Alper’e teşekkür ediyorum. Fakat rotanın altı benden sonra tırmanmak isteyen arkadaşlarca tutulmuş. Özür diliyorum bu kadar süre beklettiğim için. Aykut bana seslendiğinden bakamamıştım ya, biraz dokunduruyorlar (Eğer bu yazıyı okuyorlarsa buradan tekrar çok özür dilerim! Ayrıca çubuk kraker için de teşekkürler! Bir de “takip ediyoruz” diye bağıran bir arkadaş vardı: sağol!).

İlk defa yazdığım şeylerin tanımadığım başkalarınca da okunduğuna dair yüz yüze bir geri bildirim alıyorum – ne güzel! Sonra mağaranın dibinde başka bir rotaya gidiyoruz. Yine ilk Alper gidiyor. Giriş kısmı sert ve basamak yok. Bir süre sonra Alper yine rotayı bitiriyor; bu da sıranın yine bana geldiği anlamına geliyor. Ama bu sefer biraz daha toparlanmış vaziyetteyim. Ne olursa olsun bugün benim günüm değil – sanırım bir süre daha olmayacak- fakat bu sefer kafamda dolaşan o mevcut konum yanlısı muhafazakar düşünce yok. Uzun bir uğraş sonunda rota yine bitiyor. Bacaklarım çok yorgun. Bir de kendimi dışarıdan izlermişçesine hayal ediyorum nasıl tırmandığımı. Çok çirkin olmalı. Ben tırmanışın estetiğinde mutluluğu bulanlardanım. Hal böyle olunca kendi hobime tutunduğum ontolojik temel bir hayli sarsılıyor. Mamafif, mesudum yine de… sanki tırmanış kafamda dönüşüyor. Gün bitmeden Alper son bir kez tırmanıyor – ben artık pes ediyorum. Sonunda bölgeyi henüz terketmemiş dostlarla bir sohbet ve bu sırada süren ayrılık hazırlıkları.

Laf dönüp insanın (özel olarak da tırmanıcının) çevresiyle girdiği ilişkiyi içselleştirememesi sorununa geliyor. Bu konu son zamanlarda beni çok sıkan konulardan birisi. İçimi dökmek istiyorum ama henüz hazır değilim. İnsanın kafasındaki fikirler açık değilse, ağzını dikkatli açması gerekir. Biraz daha kültür endüstrisi üzerine düşünmem gerektiğine karar verip vedalaşıyorum.

İşte yeniden tırmanmak. Yeniden keşfetmenin verdiği hisler. İnsanın zamanında tırmanmış olduğu rotaları hatırlayamayıp tekrar terlemesi, uğraşması harika birşey! Bu kayanın ve rotanın tüketilmemiş olduğuna harika bir örnek. Ayrıca tırmanış bitip kafam sakinleşince tekrar keşfediyorum, tırmanmanın ve dağcılığın benim için ne kadar özel olduğunu. Benim gibi hisseden dostları da buradan selamlıyorum!

P.S. Bugün 1 Mayıs. Bu günü işçi bayramından polis bayramına dönüştüren hükümeti kınar, tüm emekçilerin işçi bayramlarını kutlarım!

Advertisement

6 thoughts on “yeniden tırmanmak

  1. Ali, arayıp da bulamadığın “metal eşyalar” (sanıyorum karabin vb. olsa gerek) bir torbada bizde duruyor, Hollanda’da… 😉 Bir ara uğra al bence.

    • Ay evet! Ama burada da vardı 🙂 Meraklanmayın, geleceğim! Bir de Erman, senin yorumun sayfadaki 200. yorum oldu! Tebrik ederim. Geldiğimde sana benden bir Rochefort 10!

  2. Alican,
    Ne güzel anlatmışsın o ‘yıllar sonraki ilk tırmanışı’! Ben de kısa bir süre önce ‘yıllar sonra ilk kez daldım’ ve seninle o kadar benzer şeyler hissettim ki.. Kendine karşı dürüst ve samimi olmayı başarabildiğin için kutlarım seni!
    Sevgiler

  3. Selamlar Dağ Delisi, Ali mi diyelim bilemedim :)))   Yazını keyifle okudum, tıpkı diğer yazıların gibi… Yüz yüze tanışmak ve bir araya gelmekte benim için güzel ve özeldi. Aykut söylemese belki sıradan bir şekilde ve sadece bir kuru selam ile geçiştirecektik. Şimdi ne oldu ne paylaştık dersen, orasıda muğlak ya, neyse kimdi kimdi diye düşünme bizler sana besin değeri yüksek ve en kifayetsiz anında yetişen “kraker” i sunan ekibin önde gelen isimleriyiz. ( Özel bir görev tanımlaması oldu yada bu görev için gönderilmiş gibi, ama ama idare et).   Yazı için tekrar çok teşekkür eder  bu tanışmadan sonra umarım yolunun ballıya düştüğü bir haftasonunda daha fazla sohbet imkanı yakalar dağlar taşlar tırmanışlar vesair konularda “rota arası koyu sohbetlerde” buluşuruz.   Selam ve Sevgilerimle   Murat

    ________________________________

    • Murat merhaba!

      Şu ana kadar okuduğum en sevimli yorumlardan birisi bu! Bir kez daha sana ve ekibine çok teşekkür ederim (kraker bahane). İnan bu hafta sonu benim için de çok özel oldu ve bir sonraki seferi iple çekiyorum. Bu arada Ali demende hiçbir sakınca yok.

Yorumunuzu buraya bırakın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s