Dağcı içten ısınır

Mecit Doğru’nun “dağcı içten ısınır” lafını dağcılık eğitiminden geçmiş herkes bilir. Aslında bu söz, endotermik (Yun. iç + sıcaklık) bir canlı olan insanın tüm faaliyetleri için kullanılabilir: “satranç oyuncusu (insan) içten ısınır” ya da “kalaycı içten ısınır” gibi. Elbette üşüme, vücut sıcaklığının zararlı derecede düşmesi ve donma tehlikelerine maruz kalma ihtimalleri olan dağcılar, kayakçılar ve su sporlarıyla uğraşanlar için, ancak daha da çok tüm fiziksel ihtiyaçlarını ifa ettiği sporu sürdürdüğü zaman zarfında karşılamak zorunda olan dağcılar için Mecit Doğru’nun bu sözü büyük pratik değere sahiptir ve nesilden nesile dağcılık eğitiminde aktarılacaktır. Bu sözün ifade ettiği şudur: İnsan, aşağı yukarı sabit vücut sıcaklığını vücuduna aldığı besinleri metabolize etmesi ile sağlar. İnsanların en etkin biçimde ısı üretme yolu bilinçli adele hareketleriyle mümkündür. Sıcak sıvı alımı önemlidir. “Sıcak sıvı ” lafına şahsen çok gülerim. Bir sürü faaliyet raporu okudum mesela şöyle yazarlar: “Saat 6da kamp yerine varıldı, kar düzlendi, kamp kuruldu, sıcak sıvı alımı yapıldı”. Abi desene çay içtik, kahve içtik! Yoksa sıcak sıvı ihalesine girdin de mal teslimi Sarımemetler yurdunda mı yapılıyor? Neyse, ama ben hep gülerim buna.

Nerede kalmıştık, evet, ısı kaybının en büyük bölümü dış dünyayla hudutlarımızı belirleyen deri yoluyla sağlanır; az bir kısmı da akciğerlerden. İnsanın yaşadığı ortam sıcaklıkları büyük değişimler gösterebilir, dış şartlarla başa çıkabilmek için bir takım fizyolojik ve bilinçli tedbirler alır. Sıcak iklimlerde ısı kaybının artırılması, aksi koşullarda da azaltılması gerekir. Fizyolojik tedbirleri vücut kendi kendine gerçekleştirir, bunlar üzerinde bilinçli kontrolümüz yoktur. Isı kaybının kontrolü cilt altı damarlarının genişlemesi veya daralması ve bu yolla kanın taşıdığı ısı kaybının artırılması ya da önlenmesi; dokulardaki sıvının kana geçmesi ya da geri emilmesiyle kan hacminin kontrolü ve dolayısıyla dolaşım sistemi ile transfer edilen ısının denetimi; terleme, yani deri üzerindeki sıvının gaz haline geçmesi yoluyla derinin ısı harcaması ile sağlanır. Isı üretiminini kontrolü ise titreme ve adrenalin & noradrenalin hormonlarının metabolize edilmesiyle olur ancak bu reaksiyonlar tüm vücudu ısıtmak için yetersizdir, esas ısı üretimi büyük kasları kullanmak suretiyle bilinçli biçimde gerçekleştirilir (bkz. dağcılık eğitimi esnasında etrafta hoplayan insanlar -ki çoğu kimse dışarıdan bakınca belki “ah be dağlara gelince ne de mutlu oluyor insan, yerinde duramıyor” der, demiştir, diyecektir). Titreme hareketsiz bir vücudun ürettiğinin beş katı kadar ısı üretimi sağlar ancak bu vücudun bilinçli hareketlerinin engellenmesi pahasına olur.

Özetle, insan içten (hacmen) ısınır ve deriden (yüzeyden) ısı kaybeder. Dolayısıyla yüzey alanının hacmine oranı ne kadar büyükse, ısı kaybının üretimine oranı o denli büyük olur. Misal, küp şeklinde bir dağcı düşünelim (benim aklıma bir iki tane geliyor, sizin de aklınıza geliyordur eminim.). Ayrıtı 1 birim olan küp dağcının yüzey alanının hacmine oranı 6 olacaktır. Ayrıtı iki birim olan bir küp dağcının ise 3. Yani ebatları daha büyük olan dağcı, küçük olana kıyasla daha az üşür. Diğer bir deyişle minyon insanların ısı kaybı aynı şartlarda ondan daha iri olanlardan daha çoktur. Aynı sebeplerden dolayı vücudumuzun en dışta kalan uzuvları daha hızlı donar. Tabii ki bu dış uzuvlar zaten soğuk dış koşullarda vücudun deri altı damarlarını daraltması yüzünden zaten cephenin en talihsiz kısımlarında mevzilenmişlerdir.

Velhasıl dağcı ısı kaybını nitelikli kıyafetler giyerek azaltır, kendine bakar, kendini besler ve sıcak sıvı alımı yapmaya devam eder.

Kaynak: Wilkerson, J.A, Bangs, C.C., ve Hayward, J.S., 1986. Prevention, recognition, and prehospital treatment of hypothermia, frostbite and other cold injuries. The Mountaineers Books, xiv+105pp

Advertisement

3 thoughts on “Dağcı içten ısınır

  1. Pingback: Doğu Karadeniz’de hava kapalıdır diye kendi Güneş’imizi kendimiz götürdük | DağDelisi

  2. kim o küp şeklindeki dağcılar açıklayalım! (ben kendimi ince belli çay bardağının çok da ince belli olmayanı gibi değerlendirmekten yanayım, hesaplamalar az daha karışık oluyo tabii)

Yorumunuzu buraya bırakın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s