Bazen bir şey aklınıza takılıverir: bilinçaltınıza çok cazip gelmiş olduğundandır her halde, kim bilir? Ve merak edersiniz ama tekrar denk gelemezsiniz ona; ya da başa dönüp hatırlayacak kadar vaktiniz yoktur. Yarı-unutulmuşluk içinde zihnin soğuk hava depolarına kaldırılır, durur öyle askıda tekrar çağırılana dek. Bir cümle, bir kelime ya da sıfat, kimi zaman bir isim veya fotoğraf… Ne bileyim Gurla mandhata mesela; mesela Alec Kellas.
Evet Kellas. Geçen yüzyılın ilk çeyreğinden kalma ve Himalayaların etnik gruplarına ait birkaç fotoğrafın altındaki imzası sayesinde aklımın bir yerine kaydolmuştu bu isim. Bahsettiğim fotoğraflara Kraliyet Coğrafya Cemiyetinin büyük formatlı “Everest: Summit of Achievement” kitabında rastlamış ve çok etkilenmiştim. Kitapta Kellas’a özellikle ağırlık verdiklerini de hissediyordum bir yandan. Sonra dilimden düşürmediğim “Fallen Giants” çıktı. Ben farkında olmadan kafamın bir köşesine yerleşmeye başlamıştı artık bu adam. Bahsettiğim iki kaynağa da tekrar dönüp Kellas’ı tekrar okumak istiyordum ama sıradaki başka şeylere yoğunlaşmak zorunda olduğumdan yapamadım bunu. Ne ise ne. Nihayetinde Hollanda’dan dönmeden önce son bir amazon siparişi verelim dedik. Alışveriş sepetine iki tane kitabı koyarken buldum kendimi! Biri Shipton ve Tilman’ın meşhur “Nanda Devi“si, diğeri ise 2011 yılında basılan ve bu yazıda azıcık tanıtmaya çalışacağım “Prelude to Everest” kitabı.

Alexander M. Kellas’ın hayatı ve dağcılığa katkılarını konu alan “Prelude to Everest” kitabının kapağı
Kitapta 1868 doğumlu İskoç kimyager ve dağcı Alexander Mitchell Kellas’ın hayatı ve dağcılığa katkıları inceleniyor. Kellas’a birbirlerinden habersiz ilgi duyan iki yazarın iş birliği sonucu çok kapsamlı bir kitap çıkmış ortaya. Ayrıca yüksek irtifa fizyoloji konusunda önde gelen çalışmalarından biri olan “A Consideration of the Possibility of Ascending Mt Everest” makalesinin tıpkı basımı da ek olarak kitaba dahil edilmiş. Kitap sert ciltli, İngilizce ve 304 sayfa. Bahsedilen dağların şematik haritaları kitabın başında ve adı geçen yerlerin renkli fotoğrafları ise kitabın ortasında yer alıyor. İç kapağın arkasında Kellas’ın keşiflerini yoğunlaştırdığı Sikkim bölgesinin haritası, arka kapağın arkasında ise 1921 Everest ekspedisyonu için hazırlanan ön çalışma haritası basılmış. Bunlar dışında kalan fotoğraf ve haritalar siyah beyaz. Dili nedeniyle kitabı okuyamayacak olan konunun meraklıları Ahmet Köksal’ın “ilk Everest ekspediyonları” yazısına göz atabilir. Bu makale Kellas’ın dağcılığa katkılarını hakkıyla nakledilmişti, fakat bu kitap bahsi geçen konuları büyük bir dikkat ve detay ile işliyor.
Kitabın ön sözünü meşhur dağcı Doug Scott kaleme almış. Dağcılık tarihi araştırmalarına da büyük katkıları olan Scott, 1950’lerden itibaren Kellas’ın dağcılık literatüründen neredeyse tamamen kaybolduğunu söylüyor. Kitabın yazarları da ilerleyen bölümlerde aynı tespiti yapmışlar. Kitap Kellas’ın hayata gözlerini açtığı ve üniversite yıllarına kadar ömrünün geçtiği İskoçya’nın sosyal ve ekonomik ardalanını ele alarak başlarken, Kellas’ın kırsaldan kent hayatına geçiş yaşayan aile ağacını da okuyuculara tanıtıyor. Arkasından İskoçya’nın Cairngorm dağlarındaki keşiflerini ve dağ faaliyetlerinde edindiği hızlı, hafif ve dayanıklı yaklaşımını nasıl geliştirdiğini öğreniyoruz. Kellas’ın Alplere ilk seyahati University College London (UCL)’daki araştırmacılık ve asistanlık dönemine denk geliyor. UCL’de çalıştığı grubun lideri soy gazları ilk kez ayrıştıran Nobel ödüllü büyük kimyager William Ramsay. Çalışma arkadaşlarından biri ise Norman Collie. Collie, Alfred Mummery ile Alplerde gerçekleştirdiği önemli çıkışlar ile döneminin hatırı sayılır dağcılarından biri olmuştu. Kitabın yazarları Mummery, Collie ve Slingsby’nin 1892 tarihli tırmanışlarının rehbersiz tırmanışın icadı olduğunu belirtiyorlar. UCL’de çalıştığı dönem esnasında Himalayalara gitme fikri Kellas’ın kafasında yer etmeye başlıyor. Eşsiz Himalaya kariyeri ise 1907 yılında, birçok insanın “bu işler için çok geç” diyebilecekleri 39 yaşına geldiğinde başlıyor. Kellas yoğunlukla Himalaya zincirinin en doğusunda yer alan Sikkim bölgesinde keşifler ve ilk çıkışlarda bulunmuştur. Kitabın geri kalan kısmı bu günlük tutmayan, yaptığı işlerden çok az bahseden, içine kapanık büyük dağcının büyük bir emekle bir araya getirilmiş Himalayalarda gerçekleştirdiği müthiş çıkışların, keşiflerin ve buhranlı hayatın hikayesi. Aşağıda maddeler halinde Kellas’ın dağcılığa başlıca katkılarını listeliyorum:
1- Kellas, yüksek irtifa fizyolojisi konusunda ilk çalışmaları yapan insanlardan biridir. Çalışmalarının sonucunda antremanlı bir insanın, eğer tırmanışın teknik zorlukları korkunç boyutlarda değilse Everest’e oksijen takviyesi olmaksızın çıkılabileceğinin fizyolojik olarak mümkün olduğu sonucuna varmış; hatta 8000 m üzerinde saatte kaç metre yol katedebileciğini de hesaplamıştır. Bu hesap sonucunda elde etiği değer Everest’e ilk kez oksijensiz çıkan Messner ve Habeler ikilisinin performansıyla hemen hemen aynıdır! Bunun yanında oksijen desteğinin fizyolojisi ve teknolojisi üzerine de araştırmalar yapmıştır.
2- Sherpa halkının dayanıklılık bakımından Himalaya civarında yaşayan diğer etnik gruplara kıyasla üstünlüğünü ve gerekli eğitim sağlandığı takdirde teknik dağcılık becerilerinden de faydalanılması gerektiğinin ilk savunucuları ve uygulayıcılarındandır.
3- Pauhunri çıkışı ile döneminin irtifa rekorunu kırmıştır. Ancak o zamanlar Trisul’un yüksekliği, Pauhunri’den yüksek sanıldığı için Kellas marifetini asla bilinememiştir. Bu gerçek rekor ise, 30 yıl boyunca kırılamamıştır!
4- Everest’e kuzeyden ulaşmak için katedilmesi gereken yolu haritalamıştır.
5- Kendi hayatı döneminde (ve belki sonrasında) Himalayalar’da en fazla çıkış yapmış, en deneyimli yüksek irtifa dağcısıdır.
Kitabın Kellas’ın biyografisi niteliğinde olduğunu not etmiştim, ancak o kadar dengeli bir öyküselliği var ki, biyografik anlatımın çoğunlukla soğuk seyreden yanlarını kitapta göremedim. Kitap çok detaylı biçimde Kellas’ı, ilk Everest ekspedisyonlarını ve o dönemin Alpin Kulüp çevresini anlatıyor. Ayrıca Kellas’ın duygudurumsal bozukluklarını da inceliyor ve gaipten sesler duyan bu adamın mutluluğunun dağlarda gizli olduğu düşüncesini de gizliden gizliye işliyor. Kellas, 1921 yılında katıldığı Everest ekspedisyonunun her bakımdan en önemli üyesiydi. Ancak dağa yaklaşmak için giriştikleri yolculuğu tamamlayamadan hayatını kaybetti. Birçok kaynak dağcının kalp krizinden öldüğünü yazmakta, ancak bu kitabın yazarları, ölümün tüm ekibin etkilendiği mide – bağırsak enfeksiyonundan kaynaklandığını iddia ediyor. Dağcının mezarı bügün Kampa Dzong yakınlarında bir yerde, çok sevdiği Himalaya dağlarının manzarasına karşı zamana meydan okuyor. Son söz olarak, bu kitabı dağcılığa, Everest tepesine ve keşiflere meraklı herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.
Bilgilendim, tesekkur ederim.
Ben teşekkür ederim!