Francesco Petrarca, ya da diğer adıyla Petrarch, etrafında yükselen Alp dağlarının manzarasını hayranlık içinde seyrederken, şaşkına dönmüş, karmaşık duygular içinde, kayıtlı dağcılık tarihinde sadece ve sadece keyif için bir dağın zirvesine çıkan ilk şahsiyet olduğunun farkında bile değildi [1]. Mont Ventoux (1912 m), tırmanılması özellikle zor bir dağ değilmiş; zaten 26 Nisan 1336 tarihine yakın çağlarda zorluğun dikkate alındığı bir başarı ölçütü de yoktu. Wikipedia’nın Petrarch makalesindeki referanslara göre Petrarch’ın arkadaşı Diogini’ye yazdığı mektup, manzaranın görkeminin verdiği estetik doyumu gösteren zamanının ötesinde modern bir tutumdu. Hatta sanıyorum benzer bir haleti ruhiye Romantik çağa kadar, özellikle de dağ/doğa yazınında kendini göstermedi.
Dikkat çekmek istediğim bir nokta daha var: “Karanlık çağ” olarak bildiğimiz kavram, Petrarch’ın, yaşadığı dönemden hemen önceki asırlar süren cehaletin hüküm sürdüğü zamana verdiği isimdi. Karanlık çağlardan ilk çıkışının yapıldığı 1786 yılına kadar Alpler’in en yüksek noktasının adı Mont Maudit, ya da Türkçe tercümesi ile “Lanetli dağ” idi [2]. Hakikaten de Avrupa köylü halkı dağların kötü ruhların yaşadığı, lanetli yerler olduğuna inanıyordu. Aydınlanma çağının en hoş başarılarından biri, ilk tırmanışın ardından dağa daha dünyevi olan Mont Blanc, Beyaz Dağ, isminin verilmesi olmuştur.
1 Türkçe bir metindeki ilk “Little did he know” denemem. Pek hoşuma gitmedi, ama geliştireceğim (Bir de bkz. Stranger Than Fiction (2006)).
2 Klein, K.L. (2011). A Vertical World: The Eastern Alps and Modern Mountaineering. Journal of Historical Sociology, (24)4, pp 519-548. DOI: 10.1111/j.1467-6443.2011.01417.x
Pingback: Kelebeği hücreye tıkmak | DağDelisi
Pingback: Mountaineering | DağDelisi